Kamuoyunda büyük tepki yaratan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşmeleri devam eden İklim Kanun Teklifi üzerine Genel Kurulu’nda konuşma yapan Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Aliye Coşar, geçtiğimiz hafta komisyonda kabul edilen, zeytinlikleri, meraları, doğayı, havayı, suyu yok edecek olan ve süper izinlerle maden ocaklarına, meralara GES yapımına kapı açan kanun teklifinden sonra bu hafta yine kamuoyunda tepkilere neden olan İklim Kanunu’nu konuşulmasının kabul edilemez olduğunu belirtti.
CHP Antalya Milletvekili Aliye Coşar, Meclis’te iklim krizinin yaratacağı sorunlara çözüm bulunması gerekirken tam tersine, iklim krizini derinleştirecek, “bedelini öde istediğin kadar kirlet” kanun teklifinin görüşüldüğünü, yaşanan iklim krizinde havamızın, suyumuzun, toprağımızın korunmasına dair düzenlemeler yerine, AKP iktidarının yıllardır bunların yok olmasına sebep olacak yeni düzenlemeler getirdiğini vurguladı.
CHP’li Coşar konuşmasının devamında şunları ifade etti; “Küresel ısınmanın yaratacağı kuraklık tehdidi yaşamı altüst edecekken bu kanun teklifi geleceği ipotek altına almaktır. İklim krizi uzak bir gelecek değil içinde bulunduğumuz bir krizdir. Tüm bilimsel araştırmalar gösteriyor ki iklim krizi Türkiye ve Akdeniz havzasında ciddi çevresel sorunlara ve buna bağlı ekonomik ve sosyal sonuçlara neden olacaktır. Özellikle Akdeniz havzasında yer alan ülkemiz, küresel ısınmanın yarattığı iklim değişikliğine bağlı sorunları en yakından hisseden ülkelerden biridir. Son yıllarda sıklıkla gördüğümüz büyük orman yangınları, düzensiz yağışlarla gelen taşkın ve seller, kuraklık iklim krizin öncüsüdür.”
Yasa Doğayı Kirletenin Yanında, Doğanın Karşısında
Konuşmasının devamında AKP iktidarın iklim krizine yol açan çevre katliamlarından örnekler veren CHP’li Coşar şunları söyledi; “Kaz Dağları’nda ağaçları katleden, Akbelen’i ve Cerattepe’yi yandaşlara maden sahası yapan, Bergama’dan İliç’e kadar siyanürle altın aramaya izin veren, Ergene’yi sanayi atıklarıyla kirleten, JES’lerle incir ve zeytin ağaçlarını yok eden, HES’lerle akarsulara kelepçe vuran, ormanları maden sahasına çeviren, yangınlar için söndürme uçağı dahi almayan iktidar, bu krizin kendisidir. Maalesef, Türkiye’de AKP iktidarının ilk yılı olan 2002’de 298 milyon ton olan sera gazı emisyonu yirmi bir yılda 305 milyon ton artarak 2023 yılında 598 milyon ton olmuştur ancak AKP’nin hazırladığı adı “iklim kanunu” olan bu teklifte iklime yer yok; ekosistemdeki tüm canlıların yaşamını tehdit eden, ekolojik dengeyi bozan bu teklifin merkezinde piyasa vardır. Bu kanun teklifinde fosil yakıtların kullanımını azaltmak ve karbon salınımını ilemücadele maalesef yoktur.”
İklim Kanunu Adı Altında Yeni Rant Kapıları Açılıyor
“AKP bir şey yapıyorsa bakılması gereken ilk şey “Rant var mı, yok mu?” olmalıdır.” diyen CHP’li Coşar; “Maalesef yirmi üç yıllık AKP iktidarında çevreyi koruyan somut adımlarını görmedik. İklim Kanunu Teklifi iklim değişikliğiyle mücadele eden değil, emisyon ticaret sistemi kurularak “karbon piyasası düzenlemesi” adı altında yeni bir rant kapısı açıyor. Bu teklif parası olanın kirlettiği, paran kadar kirlettiğin bir düzenlemedir. Sermaye, parasını vererek istediği kadar toprağımızı, havamızı ve suyumuzu kirletebilecektir.”
Antalya’da Maden Ocakları ve Meralara GES Yapımı Tehdidi Artıyor
Antalya’nın neredeyse bütün ilçelerinde çok sayıda maden, taş, mermer ocakları faaliyetlerine ve yenilerine de izin verildiğini öne süren Coşar; “Son aylarda bile Gündoğmuş ilçemizde taş ocağı ve mermer ocağı; Kaş Gökçeyazı’da mermer ocağı, Demre’de, Finike’de mermer ocağı, Konyaaltı’nda kalker taş ve mermer ocakları, Akseki ve Alanya maden ocaklarının tehdidi altındadır. Antalya’nın gelecekteki en büyük su kaynağı olan Manavgat Oymapınar’a GES’ler yapılmak istenmektedir. Ormanların içinde dağlarımızı delik deşik eden madencilik faaliyeti nedeniyle yer altı ve yer üstü su kaynaklarımız zarar görüyor, bölge halkının karşı çıktığı, doğayı kirleten, su kaynaklarını tüketen ve yaşamı bitiren talan ve rant merkezli madencilik zihniyetiyle iklim krizinin etkilerinden kurtulamayız.” dedi.
Sermayeye Karşı, Doğayı ve Toprağı Savunmaya Devam Edeceğiz
İktidarın, iklim krizinin yarattığı sorunlarla mücadele etmekten çok uzakta olduğunu iddia eden Aliye Coşar; “Zeytinlikleri maden şirketlerine, ormanları rant projelerine teslim edenler, şimdi de iklimi “karbon piyasası” adı altında fiyatlandırmak istiyor. Toprağı, suyu ve havayı kirleten, iklim krizine yol açacak olan adıyla tezat bu İklim Kanunu’na karşıyız. Sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin, bilim insanlarının da katkı sunduğu, doğayı ve yaşamı koruyan gerçek bir İklim Kanunu’nu bu Mecliste hep birlikte çıkarmalıyız. Havayı, doğayı, toprağı değil, sermayeyi koruyan bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz.” diye konuştu.