Türkiye, demografik değişimlerle birlikte yaşlanan nüfus ve düşen doğum oranlarıyla sigorta sektöründe köklü bir yeniden yapılanma sürecine girmiş durumda. Artan sağlık riskleri, sigortacılığın yalnızca güvence sunmaktan öte, bireylerin yaşam rehberliğini üstlendiği bir modele evrilmesini gerektiriyor. Bu bağlamda, özel bakım sigortası konusunda önemli bir eksiklik göze çarpıyor.
İSTANBUL (turkiyexhaber) – Türkiye, demografik yapısında sessiz ama derin bir dönüşüm yaşıyor. 2000 yılında, ortalama yaşam süresi 71 yılken, günümüzde bu rakam 78,1’e yükseldi (erkeklerde 74,7; kadınlarda 80,7). Ancak bu artış, sağlık ve bakım ihtiyacını da beraberinde getiriyor.
Doğum oranlarındaki düşüş, yaşlı bireylere bakacak kişi sayısının azalmasına neden oluyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 14’ü 2040 yılına kadar 65 yaşın üzerinde olacak. Bu oran, 2050’lerde yüzde 20’leri aşma potansiyeline sahip. Bu durum, sigorta sektöründe köklü değişiklikler yapma zorunluluğunu ortaya koyuyor.
QNB Sigorta Genel Müdürü Pınar Kuriş, Türkiye’nin geçirdiği dönüşümün sigortacılık açısından kritik bir eşik olduğunu vurgulayarak, “Nüfusumuzun 2040’ta yüzde 16,3’ünün 65 yaş üzerinde olacağı gerçeği, sigorta matematiğini yeniden yazma gerekliliği yaratıyor. Japonya’nın 1990’larda yaşadığı demografik dönüşümün benzerini bugün biz yaşıyoruz. Bu durum, sigortacılık için büyük bir meydan okuma olmasının yanı sıra nesiller arası risk paylaşımında yenilikçi modeller geliştirme fırsatı sunuyor” dedi.
SAĞLIK RİSKLERİ ARTIYOR: SİGORTACILIĞIN ROLÜ KÖKTEN DEĞİŞİYOR
Türkiye’deki sağlık göstergeleri, önümüzdeki yıllarda daha proaktif ve bütüncül bir sigortacılık anlayışına olan ihtiyacın arttığını açıkça ortaya koyuyor. Dolaşım sistemi hastalıkları, özellikle kalp krizi ve inme gibi sorunlar, 2023 yılında tüm ölümlerin yüzde 33’ünden fazlasını oluşturdu. Bu, her üç kayıptan birinin bu hastalıklardan kaynaklandığını gösteriyor.
Kanser vakalarının da artış gösterdiği gözlemleniyor: erkeklerin yaklaşık yüzde 18’i, kadınların ise yüzde 12’si kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu oranlar, toplum genelinde önleyici sağlık hizmetlerinin henüz yeterince yaygın olmadığını gözler önüne seriyor. Kadın sağlığı açısından da benzer bir durum söz konusu: 2022 verilerine göre kadınların yüzde 66’sı hiç mamografi yaptırmamışken, yüzde 64’ü hayatında hiç smear testi yaptırmamış.
QNB Sigorta Genel Müdürü Pınar Kuriş, “Biz sigortacılığı yalnızca hastalık sonrası finansal destek sağlayan bir sistem olarak konumlandırmıyoruz. Asıl amacımız, müşterilerimizin hastalanmadan önce sağlığını korumak. Bu nedenle tarama programları, check-up paketleri ve önleyici sağlık çözümlerini ürünlerimize entegre ediyoruz. Sigortacılık, sağlıklı yaşamı teşvik eden bir yapıya bürünüyor” dedi.
Yaşlanan nüfusla birlikte uzun süreli bakım ihtiyacının da hızla arttığına dikkat çeken Kuriş, bu yükün günümüzde büyük ölçüde aile bireylerinin omuzlarında olduğunu belirtti. OECD verilerine göre, uzun süreli bakım maliyetleri hane halkı gelirinin 1 ila 7 katı arasında değişiyor. Bununla birlikte, Türkiye’de bu alanda özel bakım sigortalarının eksikliği dikkat çekiyor.
Kuriş, sigortacılık sektörünün bu noktada üstlenmesi gereken role değinerek, gelecekte sigortacılığın sadece tedaviye odaklanmaktan öte, sağlıklı yaşamı teşvik eden ve aile yapısındaki değişimlere uyum sağlayan kapsayıcı bir sistem kurması gerektiğini ifade etti.
GELECEĞİN SİGORTACILIĞI: DİJİTAL, KAPSAYICI VE KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ
Kronik hastalık paketleri, davranış temelli poliçeler, uzaktan sağlık hizmetleri, mobil klinikler ve dijital sağlık asistanları, gelecekte sigortanın toplumda üstleneceği rolün temel taşları arasında yer alacak. Özellikle kırsal alanlarda sağlık hizmetlerine erişimde dijital çözümler büyük önem taşıyor.
