TS 825 Standardı ve Ulusal Hesaplama Tebliği’nden sonra, yakın zamanda imzalanan İklim Kanunu ile enerji verimliliği standartları önemli ölçüde değişti. İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, bu düzenlemelerin binaları sürdürülebilir bir geleceğe hazırlayarak yalıtım sektöründe yeni bir dönemi başlattığını belirtti.
İSTANBUL (turkiyexhaber) – Türkiye’nin enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik 2025 yılı içinde hayata geçecek üç önemli yasal düzenleme, yalıtım sektöründe yeni bir dönemin kapılarını araladığını ortaya koyuyor.
1 Nisan 2025’te güncellenen TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı, 30 Haziran 2025’ten itibaren geçerli olacak Binalarda Enerji Performansı Ulusal Hesaplama Yöntemine Dair Tebliğ ve 9 Temmuz 2025’te imzalanan İklim Kanunu, enerji tasarrufu, sürdürülebilir kalkınma ve çevre dostu binalar hedefi doğrultusunda birbirini tamamlayan önemli adımlar olarak değerlendiriliyor.
Yapılan düzenlemelerin yalıtım sektörü ve ülke ekonomisi üzerindeki etkilerine dikkat çeken İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, “Kısa aralıklarla yayımlanan bu üç önemli düzenleme, ülkemizin enerji ithalatını azaltma hedefi doğrultusunda, yalıtım sektöründe nitelikli büyümeyi desteklerken, bina stokunun çevresel etkilerini azaltmayı ve yapıların uzun vadeli performansını artırmayı amaçlamaktadır. Teknik standartların yükseltilmesi ve stratejik uygulamaların sahaya yansıması ile hem ülke ekonomisine katkı sağlanması hem de bireysel enerji faturalarının düşürülmesi hedeflenmektedir” ifadelerini kullandı.
YENİ TEBLİĞ İLE ENERJİ PERFORMANSINDA BÖLGESEL VE HASSAS YAKLAŞIM
Yasal düzenlemelerdeki değişiklikleri, Türkiye’nin enerji verimliliği hedefleri açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiren Murat Savcı, “Binalarda Enerji Performansı Ulusal Hesaplama Yöntemine Dair Tebliğ, yeni yapılacak binalarda enerji performansını artırmak amacıyla daha hassas ve bölgesel koşullara uygun bir hesaplama sistemini devreye alıyor. TS 825 Standardı’ndaki güncellemeler ile uyumlu olarak, yalıtım kalınlıklarının artırılması ve U değerlerinin düşürülmesi zorunlu hale getirildi. Bu tebliğ, yeni yapılacak binaların tasarımından uygulamasına kadar enerji performansı kriterlerini yeniden şekillendirerek daha hassas, bilimsel ve yerel koşullara uygun bir hesaplama metodolojisi oluşturuyor. Binaların enerji performansını ölçen BEP-TR yazılımında yapılan kapsamlı güncellemelerle, tasarım aşamasında binaların gerçek enerji ihtiyaçları daha doğru bir şekilde belirlenecek; iklim verilerine göre ısı yalıtım kalınlıkları ve uygulama detayları bölgesel gereksinimlere göre optimize edilecektir. Meteorolojik istasyon sayısının 84’ten 730’a çıkarılması, ülkemizin coğrafi çeşitliliğini daha iyi yansıtan detaylı enerji hesaplamalarını mümkün kılacaktır” şeklinde konuştu.
SOĞUTMA İHTİYACINA DUYARLI YENİ DÖNEM
Tebliğ ile getirilen en önemli değişikliklerden birinin ısı yalıtım gereksinimlerinin yalnızca ısıtma ihtiyacına göre değil, aynı zamanda soğutma ihtiyacına göre de tanımlanması olduğunu belirten Savcı, “Artık Türkiye’nin farklı iklim bölgelerindeki binalar, hem yaz hem de kış konforunu en az enerji ile sağlamaya yönelik olarak tasarlanacaktır. Geçtiğimiz yıl enerji ithalatı için yaklaşık 70 milyar dolar harcayan ülkemizde, enerjinin yaklaşık yüzde 33’ü binalarda tüketilmektedir. Bu tüketimin yüzde 80’i ise ısıtma ve soğutmaya ayrılmaktadır. Bu durum, ısıtma ve soğutma giderlerinin azaltılmasının hem bireysel bütçeye hem de ülke ekonomisine olan katkısını açıkça göstermektedir” dedi.
İKLİM KANUNU İLE ENERJİ VERİMLİLİĞİ STRATEJİLERİ GÜÇLENİYOR
Yeni düzenlemelerle teknik zemin hazırlanan dönüşümün, 9 Temmuz’da yürürlüğe giren İklim Kanunu ile daha geniş bir çerçeveye taşındığını vurgulayan İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, “İklim Kanunu, Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik sorumlulukların kamu, özel sektör ve bireyler arasında paylaştırıldığı Kanun; iklim değişikliğine uyum, karbon fiyatlandırması, döngüsel ekonomi ve yeşil finansman gibi başlıkları da içermektedir. Kanunda binalarla ilgili hedeflerin bağlayıcılığı detaylandırılmamış olsa da, yapı sektörü için enerji, su ve hammadde verimliliğini artırma yükümlülükleri açıkça tanımlanmıştır. Bu bağlamda, Binalarda Enerji Performansı Tebliği ve TS 825 standardındaki revizyonlar, Kanun’un hedeflerini sahada hayata geçirecek teknik ve operasyonel araçlar olarak öne çıkıyor. Yeni hesaplama yöntemleri ve zorunlu yalıtım değerleri ile İklim Kanunu’ndaki yaptırımlar, Avrupa Birliği’nin enerji limitlerine uyumu artıracak, ithalat bağımlılığımızı azaltacak ve iklim değişikliği ile mücadele hedeflerimize önemli katkılarda bulunacaktır” şeklinde ifade etti.
YALITIM SEKTÖRÜNDE BÜYÜME BEKLENTİSİ
Yeni yasal çerçeve ile birlikte yalıtım sektöründe kalite anlamında büyüme beklediklerini ifade eden Murat Savcı, malzeme kalınlıklarının artması ve enerji verimliliği kriterlerinin yükselmesinin, yüksek performanslı yalıtım çözümlerine olan talebi artıracağını söyledi. Bu dönüşümün başarıya ulaşması için uygulama ve denetimin önemine de dikkat çeken Savcı, “Yasal düzenlemelerin etkili olabilmesi, sahada doğru uygulamaların yapılmasına ve düzenli denetimlere bağlıdır. Yalıtım gibi yüksek tasarruf potansiyeline sahip uygulamaların yaygınlaşması, Türkiye’nin ulusal katkı beyanlarında yer alan iklim taahhütlerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacaktır” dedi.
İzocam olarak sektördeki bu dönüşümü desteklemeye devam ettiklerini de vurgulayan Savcı, sözlerini “Yeni düzenlemeleri, ülkemizin düşük karbonlu kalkınma sürecinde bütünleyici bir adım olarak görmekteyiz. İzocam olarak, geliştirdiğimiz çevre dostu ve yüksek verimli yalıtım çözümlerimizle bu dönüşüme öncülük etmekten gurur duyuyoruz.” şeklinde tamamladı.
