Türk Afrika İş Adamları Derneği (TABA – Turkish African Business Association) öncülüğünde, bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan AFEX Afrika İş Forumu ve Expo’nun basın toplantısı, 70 ülkeden katılımcının iştirakiyle İstanbul’da gerçekleşti. Etkinliğin amacı, Afrika kıtasındaki iş insanlarıyla sürdürülebilir iş birlikleri kurmak, stratejik ortaklıklar geliştirmek ve yeni nesil yatırım fırsatları oluşturmak olarak belirlendi. TABA Derneği Genel Başkanı Fatih Akbulut, “Yatırımlar her geçen yıl artarak devam ediyor. Ancak yatırım yapmadan önce bölgeyi iyi tanımak gerekiyor. Hangi bölgelere, hangi pazarlara açılmak gerektiği iyi analiz edilmeli. Sahra Altı Afrika’yı iyi bilmek ve buna uygun stratejiler geliştirmek gerekiyor. Bu stratejileri uygulayan pek çok şirket, bu çabalarının meyvelerini aldı ve almaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
Bu yıl 25-26 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek organizasyon, 2010 yılından bu yana 200’ü aşkın etkinlikle devam ediyor. TABA’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen forumda, AFEX’25’in vizyonu, hedef ülkeleri, katılımcı profilleri ve iş dünyasına sunacağı katkılar ele alındı. Basın toplantısına, 42’si Afrika ülkesinden olmak üzere toplamda 70 ülkeden iş insanları katılım gösterdi.
Ayrıca, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda Afrika kıtasında yapmayı planladığı yatırımlar ve kurulacak yeni iş birliklerine dair öngörüler de forumun önemli gündem maddeleri arasında yer aldı.
‘TÜRK TEKSTİL DEVLERİ AFRİKA’DA GENİŞ BİR AĞ OLUŞTURMAYA BAŞLADI’
TABA Derneği Genel Başkanı Fatih Akbulut, organizasyonun her yıl daha da geliştiğini belirterek, “İlk yıl etkinliğe 1,270 delege katılmıştı, bu yıl ise sayı 2,500’e yaklaşacak. Hem uluslararası delegelerin hem de Türkiye’den katılımcıların sayısı artıyor. Bu toplantıda büyük anlaşmalar yapılıyor. Şirketimizin Afrika’da üzerinde çalışmaya devam ettiği bir yatırımı var. Bu yatırımlarımızla ilgili bir ekip de bugün Doğu Afrika’dan buraya geldi. TABA olarak destek verdiğimiz birçok şirketin yatırımları da giderek büyüyor. Türk tekstil devleri Afrika’da geniş bir ağ oluşturmaya başladı. Aynı şekilde mobilya ve beyaz eşya firmaları da Afrika pazarında önemli bir yer edinmeye başladı. Yatırım yapılacak model, şirketin büyüklüğüne göre değişiyor. Küçük ölçekli şirketler Türkiye’de rekabet etmekte zorlanıyorsa, üretimlerini Afrika’ya taşımalarını öneriyoruz. Orta ölçekli firmalara distribütör ağları kurmalarını, büyük ölçekli şirketlere ise operasyonlarının bir kısmını Afrika’ya taşımayı ya da yerel üretim yapmayı tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘BÖLGEYİ İYİ BİLMEK VE BUNA UYGUN STRATEJİLER GELİŞTİRMEK GEREKİYOR’
Türk şirketlerinin Afrika’daki doğrudan yatırımlarının 20 milyar doları aştığını belirten Akbulut, “Bu oldukça ciddi bir rakam. Büyük Türk şirketleri Afrika’da önemli yatırımlar yapıyor. Türk inşaat firmalarının üstlendiği projelerin toplam değeri ise 85 milyar dolara yaklaşıyor. Ancak yatırım yapmadan önce bölgeyi iyi tanımak gerekiyor. Afrika’da 54 ülke bulunuyor ve özellikle daha az tanıdığımız Sahra Altı Afrika üzerinde durulması gereken bir alan” dedi.
‘AMACIMIZ, TÜRKİYE’DEKİ İŞ İNSANLARINI VE FİRMALARI AFRİKA’YA TAŞIMAK’
AFEX Genel Koordinatörü ve TABA Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Okan Özkan, “Toplantıyı son üç yıldır AFEX adıyla düzenliyoruz fakat geçmişi 2012 yılına kadar uzanıyor. Bugüne kadar 200’ün üzerinde organizasyon gerçekleştirdik. Afrikalı katılımcıların ihtiyaç ve beklentilerine uyum sağlayacak şekilde etkinliklerimizi planlıyoruz. Geçen yıl organizasyona 1,517 kişi katıldı; bu yıl ise 2,000’in üzerine çıkmayı hedefliyoruz. Amacımız, Türkiye’deki iş insanlarını ve firmaları Afrika’ya taşımak” dedi.
‘HER ÜLKE İÇİN AYRI BİR STRATEJİ BELİRLEMELİ’
Türkiye’nin önemli bir potansiyeli bulunmakta; ancak Afrika’nın potansiyeli çok daha büyük. Afrika’nın resmi nüfusu 1,5 milyar olsa da gayri resmi rakamların 2 milyara yaklaştığı tahmin ediliyor. Geçtiğimiz yıl Afrika ile ticaret hacmimiz 41 milyar dolara ulaştı. Bu rakamın büyük bir kısmı inşaat projelerinden kaynaklanıyor. Önümüzdeki beş yılda bu rakamın 100 milyar dolara ulaşabileceği öngörülüyor. Türk markalarına karşı duyulan sempati yüksek. Eğer bu pazara girmekte gecikirse, diğer ülkelerin özellikle Çin’in etkisi artabilir. İş insanlarımızın farklılıkları iyi analiz etmesi ve her ülke için ayrı bir strateji geliştirmesi gerekiyor.
