Rusya, yurt dışına gerçekleştirdiği fosil yakıt satışlarıyla, Ukrayna’daki savaşının dördüncü yılına girmesine rağmen finansman sağlamaya devam ediyor.
2022’nin Şubat ayında başlayan işgal sürecinde, Ukrayna’nın müttefiklerinden aldığı desteğin üç katından fazlasını, Rusya hidrokarbon ihracatından elde etti.
BBC’nin analiz verilerine göre, Batılı müttefikler, Ukrayna’ya verdikleri destekten daha fazla tutarı Rusya’ya ödemiş durumda.
Ukrayna savaşı üzerine kampanya yürüten gruplar, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin, Rusya’nın savaş finansmanına katkı sağlamamak için daha fazla çaba göstermeleri gerektiğini vurguluyor.
Rusya’nın kazançları
Rusya’nın savaş makinesinin işleyişi, büyük ölçüde gaz ve petrol satışlarına dayanıyor.
Devlet gelirlerinin üçte biri petrol ve gazdan sağlanmakta. İhracatın yüzde 60’ı da bu iki kalemden geliyor.
İşgal öncesinde, Ukrayna’nın müttefikleri Rus hidrokarbonlarına yaptırımlara başlamıştı. ABD ve İngiltere, Rus petrolü ve gazına yasaklar getirirken, Avrupa Birliği (AB) ise gaza değil ama deniz yoluyla taşınan ham petrole yaptırımlar uygulamıştı.
Ancak, işgalin başlangıcından 29 Mayıs’a kadar, Rusya’nın fosil yakıt ihracatından elde ettiği gelir 973 milyar dolara ulaştı. Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (CREA) verilerine göre, bunun yaklaşık 260 milyar doları yaptırım uygulayan ülkelerden geldi.
Bu gelirlerin büyük kısmı, 237 milyar dolarla AB üyesi ülkelerden sağlandı.
AB ülkeleri, boru hattı aracılığıyla Rusya’dan doğrudan gaz almaya devam etti. Ukrayna, bu yılın Ocak ayında bu geçişi durdurmuş olsa da, Macaristan ve Slovakya’ya Rus ham petrolü ulaşmaya devam ediyor.
Rus gazı, Türkiye üzerinden Avrupa’ya yine boru hattı ile ulaşıyor. CREA’nın verilerine göre, 2025’in Ocak ve Şubat aylarında bu sevkiyatın hacminde önceki yıla göre yüzde 26,77 artış gözlemlendi.
Macaristan ve Slovakya’ya Rus gazı, Türkiye üzerinden boru hatlarıyla tedarik ediliyor.
Batı’nın attığı önlemlere rağmen, 2024’te Rusya’nın fosil yakıtlardan elde ettiği gelir, 2023’e göre yalnızca yüzde 5 azaldı. İhracat hacminde ise yüzde 6 düşüş kaydedildi.
Geçen yıl ham petrol ihracatından elde edilen gelir ise yüzde 6 artış gösterdi. Boru hattı gazından ise yüzde 9 daha fazla gelir elde edildi.
CREA’nın verileri, Rusya’nın sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatının yarısının AB ülkelerine yapıldığını ortaya koyuyor.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, henüz “en etkili yaptırımları uygulamadıklarını” belirtiyor. Bunun sebebi olarak bazı üye ülkelerin kısa vadede “daha ucuz gaz ve petrol aldıkları için” gerginliğin artmasından korktuklarını ifade ediyor.
Rusya’dan LNG ithalatı, AB’nin Rusya’ya karşı uyguladığı 17. yaptırım paketine dahil edilmedi. Ancak, Rus gazı ithalatının 2027 yılına kadar sona erdirilmesine dair bir yol haritası benimsendi.
Petrol ve gaza olan bağımlılık, Batı’nın Rusya’nın savaş finansmanını kesme çabalarının önündeki en büyük engel olarak öne çıkıyor.
Global Witness adlı kampanya grubundan Mai Rosner, “Birçok hükümetin Rusya’nın petrol üretim ve satış kapasitesini kısıtlama isteği aslında yok. Bu adımın küresel enerji pazarı üzerindeki yansımalarından endişe duyuluyor” diyor.
Rafineri ‘kaçağı’
Doğrudan satışların yanı sıra, Rusya’nın ihraç ettiği petrolün bir kısmı, başka ülkelerde işlenip petrol ürünlerine dönüştürüldükten sonra Batı pazarına girmekte.
CREA, üçü Türkiye, üçü de Hindistan’da olmak üzere, Rus petrolünü “aklayan” rafinerileri tespit ettiklerini iddia ediyor. Bu rafineriler, Rus ham petrolünü işleyerek, yaptırım uygulayan ülkelere işlenmiş ürünler tedarik ediyor. İşlem hacminin 6,1 milyar euro olduğu öne sürülüyor.
Hindistan hükümeti, CREA’nın raporunu “Hindistan’ın imajını lekelemek için yanıltıcı bir çaba” olarak nitelendiriyor.
CREA’dan analist Vaibhav Raghunandan, “Batıda yaptırım uygulayan ülkelerin buna sıcak bakacağı biliniyor. Bu bir ‘yasal boşluk’. Herkes bunun farkında, ancak kimse bunu gerçekten değiştirecek adımları atmıyor” diyor.
Uzmanlar ve kampanya yürüten çevreler, Batılı hükümetlerin Kremlin’in gelirlerini azaltacak araçlara sahip olduğunu savunuyor.
Rusya’nın eski Enerji Bakanı Yardımcısı ve Putin’in muhalifi Vladimir Milov, Rusya’ya yönelik yaptırımların daha etkili bir şekilde uygulanabileceğini belirtiyor.
Trump’ın ‘petrol fiyatları’ planı işe yarar mı?
BBC ile görüşen uzmanlar, Trump’ın “Opec petrol fiyatlarını düşürürse Ukrayna’daki savaş bitecek” düşüncesini geçerli bulmuyor.
Milov, “Moskova’dakiler bu fikre gülüyor, çünkü bu durumdan en kötü etkilenecek taraf Amerikan kaya petrolü endüstrisi” diyor.
Raghunandan ise benzer bir görüşü savunarak, Rusya’nın ham petrol üretim maliyetlerinin Suudi Arabistan gibi OPEC ülkelerinden düşük olduğunu, dolayısıyla bu ülkelerin Rusya’dan daha fazla etkileneceğini belirtiyor:
“Suudi Arabistan’ın bu öneriyi kabul etmesi imkansız. Bu daha önce denendi ve Suudi Arabistan ile ABD arasında gerilime yol açtı.”
Rosner, Batı’nın Rus hidrokarbon alımının hem ahlaki hem de pratik anlamda sorunlar taşıdığını dile getiriyor:
“Öyle bir durumdayız ki, hem savaştaki saldırgan tarafı kınıyor hem de direnen tarafı destekliyoruz, fakat aynı zamanda saldıran tarafı mali olarak destekliyoruz. Fosil yakıtlara olan bağımlılığımız, enerji piyasalarına, küresel enerji üreticilerine ve düşman diktatörlere karşı savunmasız olduğumuz anlamına geliyor.”