Adiviye ELBAŞ – gazeteabc / BURSA (turkiyexhaber) – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa İl Teşkilatı, 39. Olağan Bursa İl Kongresi’ni büyük bir katılımla gerçekleştirdi. Kongreye CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa’daki CHP’li Belediye Başkanları ve teşkilat üyeleri yoğun ilgi gösterdi.
ÜLKEMİZ EN KARANLIK EN UTANÇ VERİCİ GÜNLERİNİ YAŞIYOR
Kongrede konuşan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, şunları ifade etti:
“Mahalle seçimleri ve ilçe kongrelerimiz ile başlayan süreç, bugün İl kongremiz ile devam ediyor. İlk kongremizin ardından gerçekleştireceğimiz kurultay ile parti içi demokrasi sürecini tamamlayacağız. Cumhuriyet Halk Partisi, tarihine yakışan bir demokrasi sürecinden geçerken, halkın gözünde meşruluğunu yitirmiş olan mevcut iktidar, bu ülkeye demokrasi tarihimizin en kirli günlerini yaşatıyor. Toplumu ikna edemeyen ve ilk seçimde kaybedeceğini anlayan bu iktidar, devlet imkanlarını kullanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Bugün, ranta karşı çıkan yoldaşlarımız içeride. Seçim kampanyası yapabilmek için eşinin altınlarını satan, evi olmadığı için akrabalarının evinde yaşayan belediye başkanlarımız içeride. Babası temizlik işçisi olan, halkın sevgisini kazanan yoldaşlarımız, onurlu bürokratlar, sanatçılar, gazeteciler, milletvekilleri ve siyasetçiler içeride. Tek suçu ilk seçimde kazanacak olmak olan Ekrem İmamoğlu, bu düzenin hapishanesi Silivri’de esir. Çünkü bu düzen, kendine benzemeyenleri yok etmeye çalışıyor!”
EN AŞAĞILIK KUMPAS OLAN ERGENEKON SİLİVRİ’DE BAŞLADI
Önceden verilmiş soruları sormayı, kendi çıkarlarına göre yönlendiren gazetecilere inat, gerçek halk gazetecileri zindanlarda esir tutuluyor. 20 Ekim tarihi, Silivri’de büyük bir kumpasın tarihini yazıyor. 17 yıl önce ise Ergenekon Davası burada başlamıştı. Davanın sonunda böyle bir örgütün var olmadığı ortaya kondu, ancak bu süreçte birçok hayat sona erdi. Cezaevinde kanser olan Kuddusi Okkır ve yaşadığı baskılar nedeniyle intihar eden Yarbay Ali Tatar gibi isimler, Cumhuriyet’i savunanların yaşamlarını kaybetmesine sebep oldu. Bizler, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatacağız. Onların mücadelesini asla unutmayacağız!
Değerli arkadaşlarım, AKP’nin iktidarı sürdürmesinin sebeplerinden biri belediyelerin maddi kaynaklarıdır. Yıllarca bu kaynakları belli kişilere aktararak, çıkar grupları yarattılar. Ancak 31 Mart seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin zaferi, bu rant düzenini bozdu. CHP’nin halkla buluştuğunu gören iktidar, önce tasarruf tedbirleri ile belediyeleri etkisiz hale getirmeye çalıştı. Ardından kendi vergi ve sigorta borçlarını CHP’li belediyelerden tahsil ettiler. İller bankasından gelen paralara el koydular. Kamu bankalarından kredi vermediler. Bu süreçte belediyelere çeşitli cezalar keserek, partimizi zor durumda bırakmaya çalıştılar. Ancak tüm bunlara rağmen Cumhuriyet Halk Partisi’ni durduramadılar. Siyasallaştırdıkları yargıyı devreye sokarak, belediye başkanlarımızı, bürokratları ve parti yöneticilerimizi hedef aldılar.
Yoldaşlarım, tarihimiz saraylarda yaşayanlarla, yoksul bırakılan halkımızın tarihidir. Bugün yeniden böyle bir tarihi karşılaşma içindeyiz. Sarayların önünde diz çökmeden, halkın iradesi ile bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. Bugün bizlere “Saraya eğilirseniz bu zulme son veririz” diyorlar. Bunu söyleyenler bilsin ki bu partinin yolu, saraylara boyun eğenlerin değil, mücadele edenlerin yoludur. Bizler, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz ve saraylara karşı mücadeleye devam edeceğiz!
Biz ekilir ekin geliriz. Ezilir un geliriz. Bir gider bin geliriz. Bize diz çöktüremezler. Bize boyun eğdiremezler. Cumhuriyet Halk Partisi halktır. Halkı yıkamazlar.
ŞİMŞEK PROGRAMI YÜZÜNDEN SERVET TRANSFERİ YAŞANIYOR
Değerli arkadaşlarım, büyük şair Atilla İlhan, Türkiye’yi sabırlı, bağrı yanık insanların memleketi olarak tanımlıyor. Ancak bugün Türkiye, yoksulluk ve adaletsizlik içinde inliyor. Ülkemiz gelir adaletsizliğinde Avrupa’da birinci sırada, dünyada ise ilk 10’da yer alıyor. Bir tarafta açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren milyonlarca insan, diğer tarafta ise hiçbir emek vermeden lüks içinde yaşayan bir avuç azınlık bulunuyor. Şimşek Programı nedeniyle eşi benzeri görülmemiş bir servet transferi yaşanıyor.
Halkın vergileri, halka geri dönmesi gerekirken, saray etrafındaki sermaye gruplarına aktarılıyor. Bu düzenin sahipleri, “Biz garip gurebanın partisiyiz” diyebiliyorlar. İşçiye 26 bin lira, emekliye 16 bin lira verirken, vergilerin yüzde 89’unu yoksuldan, yüzde 11’ini zenginden alıyorlar. Sonra bu vergilerin bir kısmını yoksulun cebinden alıp, zenginin cebine koyuyorlar.
Geçilmeyen köprüler, gidilmeyen hastaneler, uçulmayan havalimanları ile halkı soyup, çevresindekileri zengin ediyorlar. Zenginle yoksul karşı karşıya geldiğinde her zaman zenginden yana oluyorlar. Ancak halk, Cumhuriyet Halk Partisi’ne güveniyor. Bizler, bu onurlu halk için mücadele ediyoruz ve bu mücadelede halkçılar kazanacak.
ÇOCUKLARIMIZ MESEM ELİYLE OKULLARINDAN KOPARILIYOR
İktidara geldiğimizde, halkımızın karşısına emeği merkeze alan bir kamucu programla çıkacağız. Bugün, piyasacı düzen iflas etmiştir. Bu düzen, baskı ve zorbalıkla iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Sosyal devletin sona erdirildiği, zorunlu ihtiyaçların sermayenin insafına bırakıldığı bir ortamda, biz kamuculuğu ön plana çıkararak halkın yanında durmalıyız.
Bugün, “Türkiye bir şirket gibi yönetilmeli” diyenler, bu ülkeyi şirkete dönüştürdü. Halk, iktidarın gözünde bir müşteri, aktif çalışmayan herkes ise yük olarak görülüyor. Türkiye, emekli olan ama emekli kalamayan insanların ülkesi haline geldi. Çocuklarımız MESEM eliyle okullarından koparılıp çalıştırılıyor. Bu düzenin sorumluluğu, 75 yaşında çalış
