Boztepe Köyü Sulama Kooperatifi Başkanı Hasan Akdeniz, Boztepe Muhtarı Beycan Yavuz, Kılıçköy Muhtarı Sezgin Tabak, Akçeşme Muhtarı Ali Nalbantlar, Türkmen Köyü Muhtarı Sait Binbay ve Keşan Kent Konseyi Başkanı Dr. Uğur Özdağlı, yaptıkları basın açıklamasında çevresel bir mücadele sonucunda önemli bir gelişmeyi duyurdular.
Edirne İdare Mahkemesi, Boztepe, Türkmen, Akçeşme ve Kılıçköy bölgelerinde planlanan jeotermal arama ve seracılık projesine ilişkin “ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR” kararının yürütmesini durdurdu. Bu karar, doğayı, suyu, toprağı ve köy yaşamını koruma çabalarının bir neticesi olarak ortaya çıktı.
Mahkemenin verdiği kararın gerekçesi ise son derece açık: TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN ZARARLAR DOĞABİLİR!
Bu gelişme, yalnızca bir projenin durdurulması değil, aynı zamanda doğayı rant alanı olarak gören bir anlayışa karşı verilmiş güçlü bir yanıttır.
BU KARAR HALKIN VE BİLİMİN ZAFERİDİR
Köylülerin kararlılığı, muhtarların sesleri ve Kent Konseyi ile çevre gönüllülerinin sürekli takibi, bu önemli noktaya ulaşılmasını sağladı. Her bir sıcak su kaynağına, her bir kuyuya “kalkınma” adı altında yapılacak müdahalelerin sorgulanması gerektiğini bir kez daha hatırlattık.
Bu topraklar, yüzyıllardır tarım ve emekle doludur. Şimdi, bu topraklar kendi evlatlarını koruma görevini üstlenmiştir.
SÜRECİ HUKUK TAKİP EDİYOR
Mahkemenin gerekçeli kararının ardından, izlenecek yol haritası avukat Yılmaz TUNA tarafından yönetilmektedir. Süreci şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.
Bu dava artık yalnızca Boztepe’nin değil, tüm Trakya’nın ve Türkiye’nin doğa hakkı mücadelesidir.
TOPRAK, SU, YAŞAM – BİZİMDİR!
Jeotermal enerji adı altında başlatılan bu projeler, içme suyu kaynaklarımızı, tarım arazilerimizi ve yaşam alanlarımızı tehdit etmekteydi. Mahkemenin kararı, sadece yasal bir durdurma değil; geleceğimize sahip çıkmanın bir sembolü olmuştur.
Bu karar, çocuklarımıza bırakacağımız en değerli mirasın “yaşanabilir bir doğa” olduğunu göstermektedir.
BİRLİKTE BAŞARDIK, BİRLİKTE KORUYACAĞIZ
Her imza, her itiraz dilekçesi ve her ses, bu olumlu sonucun ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Artık doğamızı koruma mücadelesine daha dikkatli bir şekilde devam edeceğiz.
Bu sadece bir dava değil, yaşam hakkı mücadelesidir. Telafisi mümkün olmayan zararlar olmadan önce adalet durmalıdır.