Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sanchez Amor, yaptığı açıklamada, “İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olmadan önce tutuklandı. AB üyesi olmak istiyorsanız, muhalefetin önde gelen isimlerinden birinin tutuklanması kabul edilemez. Gelecekte katılım sürecinin yeniden canlandırılması için terörle mücadelede atılan adımlar olumlu bir katkı sağlayabilir. Ancak İmamoğlu’nun tutuklanması, bu süreci olumsuz etkileyen en önemli faktör” ifadelerini kullandı.
Amor, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nda düzenlenen basın toplantısında, ‘Terörsüz Türkiye’ girişimlerinin demokratik gelişmeye katkı sağlayacağına dikkat çekerek, bunun AB’ye katılım sürecini olumlu yönde etkileyeceğini belirtti. “Parlamento’daki rapor görüşmeleri sırasında katılım sürecini resmi olarak sonlandırmaya çalışanlar olsa da, AB için bunun zarar vereceğini düşünenler olarak biz kazanan tarafız. Terörsüz Türkiye, cesur ve etkili bir girişimdir. Barış girişimi, ülkedeki demokratik alanı genişletecektir. Ancak katılım sürecinin devam etmesi için uyulması gereken ilkeler, demokrasi ve değerlerle ilgilidir. Karadağ, jeopolitik veya askeri bir güç değil ama önceden AB üyesi olmaya hazırlanmış durumda. Çünkü katılım sürecinin ne anlama geldiğini çok iyi kavramış durumdalar” dedi.
‘UMUT VAR DİYE DÜŞÜNÜYORUM’
Amor, İmamoğlu’nun tutukluluğunun AB’ye katılım sürecini olumsuz etkilediğine vurgu yaparak, “İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olmadan önce tutuklandı. AB üyesi olmak istiyorsanız, muhalefetin önde gelen isimlerinden birini tutukluyorsunuz. Türkiye’nin önemli bir ortak olduğunu biliyoruz; güvenlik alanında özellikle önemli bir rol oynamaktadır. Ekonomi alanında da Bakan Şimşek’le olumlu görüşmeler gerçekleştirdik. Enerji, ticaret ve göç konularında bir ortam yaratmak için çalışılıyor. Ancak hukuki güvenlik de önemli bir konu. Şimşek, yabancı yatırımcılara çağrıda bulunuyor ama bağımsız bir yargı yoksa, yatırımcılar çekinmektedir. İş adamlarını gözaltına almak kabul edilemez ve bu durum rahatsızlık yaratıyor. Gelecekte katılım sürecinin yeniden canlandırılması için terörle ilgili adımlar atılabilir. Ancak İmamoğlu’nun tutuklanması, bu süreci en çok sekteye uğratan unsurlardan biri. Bu bir süreç; iyileşme ve gelişme hemen gerçekleşmez. İnfaz paketinden bahsediyorsak, bunun bir haftada ülkeyi değiştirmesini beklemek gerçekçi değil. İspanya’dan geliyorum ve siyasi şiddetin sorun olmaması durumunu biliyorum. Umutlu olduğumu düşünüyorum. Yapılanlar ve atılan adımlar, eksik de olsa, sürecin başlamış olması önemli bir gelişme. Barışçıl bir toplum ve şiddetin sona ermesi, siyasi istikrar ve demokrasinin gelişmesine katkıda bulunacaktır” dedi.
‘İMAMOĞLU İLE GÖRÜŞMEK İSTERİM’
Raportör Amor, katılım sürecine dönüş için gerekli şartlardan bahsederken, “İmamoğlu’nu ziyaret edip görüşmek isterim, ama kendisiyle belediyede görüşmeyi tercih ederim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmasını talep ediyoruz. Katılım sürecinin başlaması için bazı adımlar atılmalı. Savcıların siyasi bir gündem için kullanılmaması gerektiğini görmek istiyoruz, ancak son gelişmeler bunun aksine bir tablo çiziyor. Avrupa’nın bu durumu fark ettiğini anlamıyor musunuz? İmamoğlu’nun evine bu kadar polis gönderilmesi, o kişinin imajını değiştirme çabasını gösteriyor. Gecenin bir yarısı o kadar polisin silahlarla orada olması normal değil. Dışarıdan bakıldığında bu durum son derece tuhaf görünüyor. 14 yaşındaki bir kız çocuğunun terörizmle yargılanması ise kabul edilemez. Bu durum, katılım sürecinin başlamasını ve devam etmesini engelliyor. Süreç ölmedi ama ilerleme de kaydedilmiyor. Son bir iki ayda özgürlük ve haklar konusunda durum daha da kötüleşti. Kanunu siyasi bir araç olarak kullanmak başka bir şey. Rektörlerin bile Cumhurbaşkanı tarafından atandığı bir ortamda, bizim ülkemizde iktidardaki isimler dahi yargılanabiliyor. İmamoğlu, aynı gün terörizm ve yolsuzlukla suçlandı. Ona yönelik olanlar adaletle bir ilişki taşımıyor. Gözaltı süreci de kabul edilebilir değil. 15 yıl önce daha kapsayıcı bir ülke olduğunuzdan, tekrar bunun sağlanması gerekiyor” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
‘TÜRKİYE’NİN GÖÇ İLE İLGİLİ DURUŞU İNSANİ VE ETİK DEĞERLERLE UYUMLU OLDU’
Amor, Türkiye’nin Suriye konusundaki duruşunun olumlu bir şekilde değerlendirildiğini belirterek, “Ülkeniz Suriye ile ilgili mükemmel bir iş çıkardı. Tüm uluslararası ortakların sürece dahil olması önemlidir, ancak sizin hükümetiniz bu alanda iyi bir performans sergiledi. Suriyeli yetkililere bir fırsat verilmeli; geçmişlerinden ötürü yargılanmamalılar. AB ile Türkiye bu konuda işbirliği yapıyor. Sadece yaptırımları kaldırmak yeterli değil. Yeni iktidara bir şans vermek gerekiyor. Orada gerçek bir düzenin ve yeniden inşanın sağlanması gerekiyor. Türkiye’nin Suriye’den gelen göç ile ilgili duruşu, insani ve etik değerlerle uyumlu bir şekilde gelişmiştir” ifadelerini kullandı.