İSTANBUL (turkiyexhaber) – Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülşah Dinçer Atalay, dijital dünyanın hızla gelişmesiyle birlikte kumar bağımlılığının özellikle gençler ve erkekler arasında yaygınlaşan bir halk sağlığı sorunu olarak öne çıktığını ifade etti. Kumar bağımlılığının sadece bir irade sorunu olmadığını, aynı zamanda psikiyatrik bir bozukluk olduğunu vurgulayan Atalay, bu durumun Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından dürtü kontrol bozukluğu ve davranışsal bağımlılık olarak tanımlandığını aktardı.
KUMAR, MADDE BAĞIMLILIĞINA BENZER BELİRTİLER GÖSTERİYOR
Kumarın, madde bağımlılığına benzer belirtiler taşıdığını belirten Dr. Atalay, “Kumar oynarken beynin ödül kimyasalı olan dopaminin aşırı şekilde salgılanması, kişiyi tekrar tekrar aynı davranışı sergilemeye yönlendirir. 2022 yılında yapılan bir meta-analize göre, kumar bağımlılığı yaşayan bireylerin yaklaşık yüzde 70’inde depresyon, yüzde 40’ında anksiyete bozukluğu ve yüzde 60’ında madde kullanımı bozukluğu görülmektedir. Sürekli kazanma arzusu, kayıpları telafi etme çabası, oynamadığında huzursuzluk, öfke veya yoksunluk hissi, zamanla borçlanma, gizleme, yalan söyleme, işlev kaybı, aile içi çatışmalar ve toplumsal izolasyon, başlıca uyarıcı belirtiler arasında yer almaktadır. Bazı araştırmalarda, bu bireylerin yüzde 80’inin en az bir kez intihar düşüncesi yaşadığı, yüzde 20’sinin ise intihar girişiminde bulunduğu kaydedilmiştir” dedi.
KUMAR BAĞIMLILIĞI TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR RAHATSIZLIKTIR
Tedavi süreçlerine dair bilgiler veren Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülşah Dinçer Atalay, kumar bağımlılığının tedavi edilebilen bir rahatsızlık olduğunu belirterek, “Bilişsel davranışçı terapi, ilaç desteği ve grup terapileri, yüksek başarı oranına sahip yaklaşımlar arasındadır. Ancak bireyin kendi farkındalığı ve çevresinin desteği, bu süreçte kritik bir rol oynamaktadır. Kumar bağımlılığı, sadece bir “kötü alışkanlık” olarak görülmemeli, ciddiyetle ele alınması gereken bir ruhsal sağlık sorunu olarak kabul edilmelidir. Toplumun bu konuda bilinçlenmesi ve önleyici hizmetlerin artırılması, gelecek nesiller için koruyucu bir adım olacaktır” diye ekledi.