Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanovic, Avrupa Birliği’ne katılım süreçlerine dair çarpıcı yorumlarda bulundu. Milanovic, “Artık belki Karadağ hariç kimse Avrupa Birliği’ne girmeyecek. Diğer ülkeler, sahte vaatlerle aldatılıyor. Bu ülkelerden bazı tavizler koparılmaya çalışılıyor” şeklinde ifade etti.
Milanovic, Hırvatistan’ın kuzeyinde bulunan Koprivnica kentindeki Kuzey Üniversitesi’ni ziyaret etti. Burada “Küresel Sınamalar ve Siyasi Ortam” konulu bir konferans düzenlendi. Konuşmasında, Ukrayna’daki savaşa geniş yer ayıran Milanovic, bu çatışmayı bir “yıpratma savaşı” olarak nitelendirdi. Savaşın, Avrupa’nın her ülkesinin hangi askeri ittifak veya birliğe katılacağına karar vermesini dayatan kibirli bir yaklaşım nedeniyle patlak verdiğini savundu. Bu durumun, Ukrayna’nın Rusya ile olan işbirliğini kesin bir şekilde sona erdirmeye zorladığını vurguladı.
Milanovic, Avrupa Birliği’nin artık geçmişteki gibi bir güç olmadığını belirtti. “Avrupa, Çin’e gidip insan hakları konusunda nutuklar çekiyor ama Avrupa yapımı otomobillerin satışlarının ciddi şekilde düştüğünü konuşmuyoruz. Günümüzde küresel sahnedeki ana aktörler, ABD ve Çin” ifadelerini kullandı. Ayrıca, “Avrupa artık kaynaklara sahip değil ve yenilikçilik ile bilgi üretiminde lider değil” dedi.
ABD’nin Gazze’ye yönelik politikaları ve İsrail rejimine sağladığı koşulsuz desteği eleştiren Milanovic, bu durumun Filistin halkına uygulanan terörle doğrudan bağlantılı olduğunu kaydetti. “Beyaz adamın, dünyanın merkezinde olmadığını bir an önce anlaması gerekiyor. Bu, hepimiz için daha iyi olacak” dedi.
Milanovic, Bolivya’nın eski Devlet Başkanı Evo Morales’in sözlerini hatırlatarak, “ABD’de niçin hiç darbe olmadı? Çünkü orada ABD büyükelçiliği yok” şeklinde konuştu. Bu ifadeleri, Morales’in ülkesindeki ABD büyükelçisinin sınır dışı edildiği süreçte dile getirdiği ve ABD’nin ülkelerin iç işlerine müdahalelerinden duyduğu endişeyi ifade eden bir yorum olarak değerlendirdi.
Milanovic, “Nerede bir ABD büyükelçisi varsa, orada darbe vardır” sözleriyle de dikkat çekti. Bu yorum, Hırvat liderin ABD’nin uluslararası politikalarına karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
