CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Pendik’te düzenlenen mitingde önemli açıklamalarda bulundu.
Pendik’teki mitinge katılan Özgür Özel, burada yaptığı konuşmada, “Bunlar dünya kadar yalan ürettiler. İki gündür, ‘Telefon bulduk, telefon bulduk’ diye büyük gazeteciler ve köşe yazarları utanmadan yazıyor. ‘Telefon bulundu, soruşturma sıfırdan başlayacak. Yeni kanıtlar çıkacak’ diyorlar. Ancak bahsettikleri telefon, Ekrem Başkan’ın Beylikdüzü Belediyesi döneminde kullandığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geçince Özel Kalem’e yönlendirdiği, beş yıldır hiç arama yapılmayan bir telefon. Şimdi bunu algı yönetimi için ‘Telefon bulundu’ diye sunuyorlar. Buradan tüm Türkiye’ye sesleniyorum; büyük bir yalanla karşı karşıyayız. Bahsedilen telefon, Ekrem Başkan’ın ilk ifadesinde kayda geçen 532 721 03 25 numaralı telefondur. İlk gün söyledim. ‘Telefon buldum’ diye sevinç yaşayanlara hatırlatıyorum, telefonu bulan Graham Bell bile sizin kadar sevinmedi. Yalanla delil üretemezsiniz. Tüm Türkiye’ye ilan ediyoruz ki, yeni bulunduğu söylenen telefon, aslında daha önce bahsettiğimiz telefondur. Delil durumu değişmeyecek. Ekrem Başkan masumdur ve ben de ona sonuna kadar kefilim. Buradan, bu coşkulu meydandan Erdoğan’a bir çağrıda bulunuyorum; yalanlarla kurduğunuz kumpas duvara toslamıştır. İddianameye yazılan iftiralar çürümüştür, tükenmiştir. Millet bu kumpasa razı gelmemiştir, ikna olmamıştır. Bir hata yaptınız, yol yakınken dönün” ifadelerini kullandı.
“EĞER BÖYLE BİR SUÇ VARSA FAİLİ BENİM”
Özel, “Türkiye’deki tüm illerde, birçok ilçede çeşitli siyasi partilerden isimler yer aldı. İstanbul’da da ilçelerde birer, ikişer isim, geçmişte siyaset yapmış ya da Kürtlerin kanaat önderlerinden oluşan isimler listelerde yer aldı. Bu durum ne bir kusur, ne de bir günah. Ancak savcı, ‘Batıda belediye kazanamayacakları yerlerde CHP listelerinden seçime girmek suretiyle, batıdaki Kürtlerin temsil imkanı kazandığı’ şeklinde bir yazı yazmış. Bunu suç olarak gösteriyor. Eğer böyle bir suç varsa, o suçun faili benim kardeşim, ben. Açıkça bir yandan PKK ile pazarlık yapıyorlar, diğer yandan belediye meclislerinde yer alan Kürt vatandaşları içeri alıyorlar, HDK’dan yargılıyorlar. Bugün onların duruşması vardı. HDK’nın, başta İzmir 12’nci Ağır Ceza’nın kararı olmak üzere birçok kararda bir kongre olduğu, terör örgütü olmadığı yazdığı halde 10 kişiyi 10 saat yargılayıp, Eylül’ün bilmem kaçına kadar tutukluluğuna devam kararı vermişler. Yazıklar olsun. Bir tarafta Devlet Bey’in konuştuğu umut hakkı, diğer tarafta Türkiye demokrasisinin en sağlıklı işbirliklerinden birine, bu haksızlıklarla büyük bir darbe vurulmuştur. Bu meselede ne bir belediye başkanı, ne de bir belediye meclis üyesi mesul değildir. Türkiye’nin birlik ve beraberliği için atılmış bu adımı kriminalleştirenler, Türkiye’nin en büyük düşmanlarıdır. Türkiye’deki herkes bilsin ki bu meydandakiler, hem Ekrem İmamoğlu’nun, hem Selahattin Demirtaş’ın, hem de Ümit Özdağ’ın özgürlüğünü birlikte savunabilen demokratlardır. Bu meydandaki alkış, Türkiye’nin umududur. Türkiye’nin umudu sizlersiniz. ‘Ümit Özdağ’ı içeri alsınlar, birileri sevinsin. Selahattin Bey’i alsınlar, başkası sevinsin. Ekrem Başkan’ı alsınlar, öbürü sevinsin’ deniyor. Ancak bir tek adam hep sevinecek. Böyle bir şey yok; kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” şeklinde konuştu.