SMİLE Hair Clinic’in kurucu ortaklarından Dr. Mehmet Erdoğan, son yıllarda özellikle genç yaşlarda saç dökülmesi yaşayan bireylerin sayısının artış gösterdiğini belirtti. Genetik faktörler, hormonal değişiklikler, stres, düzensiz beslenme ve çevresel etkiler, hem erkeklerde hem de kadınlarda saç kaybını hızlandıran başlıca etkenler arasında yer alıyor. Bu durum, yalnızca estetik bir sorun olmanın ötesinde, bireylerin psikolojik ve sosyal yaşamını da olumsuz yönde etkileyen bir süreç olarak öne çıkıyor.
Dr. Erdoğan, Türkiye’nin saç ekimi alanında dünya çapında önemli bir merkez haline geldiğini vurguladı. Gelişmiş teknikler ve deneyimli uzmanlar sayesinde hastalara umut sunduklarını ifade eden Erdoğan, saç dökülmesinin en yaygın nedenlerinden birinin androjenik alopesi olduğunu dile getirdi. Bu durum, erkeklerde Dihidrotestosteron (DHT) hormonunun etkisiyle saç köklerinin zayıflayıp incelmesiyle gerçekleşirken, kadınlarda menopoz, doğum sonrası hormonal değişiklikler ve polikistik over sendromu (PCOS) gibi faktörler de saç dökülmesine yol açabiliyor.
Hormonal saç dökülmesi belirtileri hakkında Dr. Erdoğan, şu noktaları aktardı:
“Saç çizgisinin geriye doğru ilerlemesi (özellikle erkeklerde),
“Tepede seyrelme ve hacim kaybı,
“Kadınlarda genellikle tüm kafa derisinde yaygın incelme,
“Saçların giderek zayıflaması ve koparak dökülmesi.”
Bu tür dökülmeler, genellikle destekleyici tedavilerle yavaşlatılabildiğini belirten Erdoğan, fakat süreç ileri seviyeye ulaştığında saç ekiminin kalıcı ve doğal bir çözüm olarak öne çıktığını ekledi.
Dr. Mehmet Erdoğan, saç ekiminin yalnızca dökülen saçları geri kazandırmakla kalmayıp, aynı zamanda bireyin özgüvenini yeniden inşa etmesine yardımcı olan bir süreç olduğunu ifade etti. Her hastanın özel ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kişiye özel tedavi planları oluşturduklarını belirten Erdoğan, hormonal saç dökülmesi yaşayan bireylerin, uzman doktorlar tarafından detaylı analizler yapılarak tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Donör bölgedeki saç köklerinin DHT’ye daha az duyarlı olması nedeniyle, ekim sonrası dökülme riskinin minimal olduğunun altını çizdi.
Dr. Erdoğan, saç ekiminin, dökülme kalıcı hale geldiğinde ve saç köklerinin tamamen kaybolduğunda, donör bölgenin yeterince güçlü ve sağlıklı olması durumunda kalıcı bir çözüm sunduğunu belirtti. Dökülmenin stabil hale geldiği bir dönem için de bu durumun geçerli olduğunu ifade eden Erdoğan, saç ekimi sonrası destekleyici tedavilere ihtiyaç duyulabileceğini hatırlattı. Sağlıklı yaşam alışkanlıklarının ve bazı uygulamaların, ekilen saçların korunması ve güçlenmesi açısından önemli katkılar sağladığını da sözlerine ekledi.
