Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Haziran’da yaptığı açıklamada, Türkiye‘nin Endonezya’ya 48 adet KAAN ihraç edeceğini belirtti.
Erdoğan, X hesabından yaptığı paylaşımda, Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ) ile Endonezya Savunma Bakanlığı arasında imzalanan anlaşmayı “rekor ihracat sözleşmesi” olarak tanımladı.
Bu gelişme, Türkiye‘nin son dönemde farklı ülkelerle gerçekleştirdiği askeri ihracat anlaşmalarına yeni bir halka ekledi.
BBC Monitoring, Türkiye‘nin büyüyen savunma sanayi ve artan askeri donanım ihracatını ele aldı.
Türkiye‘nin savunma ithalatının azalması ve ihracatının artması, Ankara’nın savunma sanayisinde “özyeterliliğinin” güçlenmesi olarak değerlendiriliyor.
Türkiye hangi silahları ihraç ediyor, bunun ekonomik etkileri neler ve silah ihracatı Ankara’nın dış politikasında ne gibi bir rol oynuyor? Bu sorular üzerine değerlendirmeler yapılmakta.
Türkiye yapımı silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Ukrayna, Suriye, Libya ve Kafkasya gibi pek çok çatışma bölgesinde kullanılması, uluslararası kamuoyunun ilgisini çekiyor.
Türkiye’nin savunma ihracatında öne çıkan diğer ürünler arasında yerli üretim hafif savaş uçakları, taarruz helikopterleri, korvetler, zırhlı araçlar, mühimmat ve füze sistemleri yer alıyor.
Bunlara olan artan ilgi, Ankara’nın savunma ihracatından elde ettiği gelirlerin de büyümesi anlamına geliyor.
2014 yılında 1 milyar 640 milyon dolar olan savunma ihracatı gelirleri, 2024 yılı itibarıyla 7 milyar 100 milyon dolara ulaştı.
Savunma sanayiindeki başarılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç politika söyleminde de önemli bir yer tutuyor.
Erdoğan, sektördeki ilerlemelerin Türkiye’nin yükselen gücünün bir göstergesi olduğunu sık sık vurgulamakta.
Türk yetkililer, bu sektörü dünya genelinde ikili ilişkileri güçlendirme çabalarının önemli bir parçası olarak tanıtmaktadır.
Muhalefet ise Türkiye’nin kritik askeri ürün ihracatında uygulanan denetim ve kuralların ekonomik kaygılar nedeniyle gevşetilmemesi gerektiğini savunuyor ve bunun milli güvenliği tehdit edebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Türk SİHA’larının Yükselişi
Türkiye’nin askeri ihracat portföyünde keşif amaçlı insansız hava araçları (İHA) ve SİHA’lar başı çekiyor.
Bu silahlar, Türkiye medyasında ülkenin küresel bir markası olarak sıkça tanıtılmakta.
Türk makine imalat ve savunma şirketi Baykar’ın Bayraktar TB-2 SİHA’ları, ihraç ürünleri arasında en çok dikkat çekenlerden biri. Bu SİHA’lar, Türkiye’nin Suriye operasyonları, Libya iç savaşı, Karabağ ve Ukrayna savaşlarında kendini göstermiştir.
Bayraktar TB-2’nin satışları özellikle 2019’dan sonra önemli ölçüde artış göstermiştir.
BBC Monitoring’in verilerine göre, bugüne kadar 39 ülke Türk SİHA’larını tedarik etti; bunlar arasında TB-2’nin yanı sıra ANKA, Aksungur ve Akıncı gibi ürünler de bulunmakta.
Türkiye, SİHA’ların yanı sıra Kızılelma adlı insansız savaş uçağı üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Kızılelma, mitolojik bir Türk fetih sembolü olarak değerlendiriliyor.
Türk uzmanlar, bu uçağın SİHA’ların yanında otonom çalışabilme kabiliyetine sahip olacağını ifade ediyor.
Muhalif sesler, Türkiye’nin geliştirdiği bazı yerli araçlarda yabancı parçaların kullanıldığını öne sürüyor.
Yetkililer ise bu eleştirilere, yabancı parçaların süreç içinde yerlileşeceği yanıtını vermekte.
Ulusal medyaya yansıyan haberlere göre, Türkiye genellikle satışlarda şart veya kısıtlama getirmeyen bir yaklaşım benimsemekte. Kullanıma dair az sayıda koşul içeren bir strateji izlemekte.
Türkiye, Kuzey Afrika’da Fas ve Cezayir, Orta Doğu’da Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, Orta Asya’da Kırgızistan ve Tacikistan, Doğu Afrika’da ise Somali ve Etiyopya gibi anlaşmazlık veya rekabet içinde olan ülkelere İHA/SİHA satışı yapmaktadır.
Bazı uzmanlar, Türkiye’nin askeri ihracat politikasını stratejik, ekonomik ve diplomatik hedeflere hizmet eden “İHA ve SİHA diplomasisi” olarak nitelendiriyor.
Diğerleri ise Türkiye’nin özellikle Afrika’daki satışlarında bölgesel dengelerin dikkate alınması gerektiğini vurguluyor ve aksi takdirde bu satışların diplomatik gerilimlere yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyorlar.
Baykar’ın Aralık 2024’te İtalyan havacılık şirketi Piaggio Aerospace’i satın alma anlaşmasının, Avrupa’nın güvenlik mimarisini yeniden şekillendirme çabasıyla birlikte Avrupa ülkelerinin savunma tedarik ihalelerini güvence altına alma amacını taşıdığı değerlendiriliyor.
İhraç Edilen Ürünler
Türkiye’nin savunma ihracatı portföyünde S/İHA’ların yanı sıra birçok askeri ürün yer almakta.
Bu ürünler arasında Hürkuş ve Hürjet hafif savaş ve eğitim uçakları, MİLGEM korvet ve fırkateynleri, T-129 ATAK savaş helikopteri ile yerli mühimmat, füzeler, roketler ve zırhlı araçlar bulunmaktadır.
2020 yılından bu yana birçok ülke bu ürünleri satın almıştır. Ukrayna, Azerbaycan, Libya ve Somali, Türkiye yapımı askeri ürünleri aktif olarak savaşta kullanmaktadır.
Ukrayna’nın Türk menşeli zırhlı araçları, omuzdan atılan hava savunma sistemi Sungur ve lazer güdümlü topçu füzesi olan TRLG-230’u kullandığına dair haberler, uluslararası medyada yer bulmuştur.
İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, Ocak 2025’te verdiği bir röportajda, Pakistan için üretilen MİLGEM gemilerindeki yerlilik oranının %75 olduğunu açıklamıştır.
Türkiye, 2022’de ilk kez Khan balistik füzesini ihraç etti ve alıcı ülke Endonezya oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ocak ayında, Türkiye’nin 2000 kilometre menzil kapasitesine sahip bir balistik füze geliştirdiğini ifade etti.
Ekonomik Etkileri
Türkiye’nin savunma sanayine olan küresel ilginin artması, bu sektörden elde edilen gelirlerin ve Ankara’nın uluslararası pazardaki payının da büyümesine yol açmaktadır.
Türkiye’nin savunma ihracatı gelirleri, 2014-2017 yılları arasında 1,64-1,73 milyar dolar arasında sabit bir trend izlerken, 2021 sonrasında önemli bir ivme kazanmış ve 2024 yılı itibarıyla 7,1 milyar dolara ulaşmıştır.
2020-2024 yılları arasında Türkiye’nin askeri teçhizatının en büyük üç alıcısı Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Pakistan