MİLLİ İstihbarat Akademisi’nde (MİA), “Deniz Mekansal Planlaması Haritası: Hukuki Niteliği, Sonuçları, Geleceği” konulu bir panel gerçekleştirildi. MİA Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, Yunanistan tarafından ilan edilen Deniz Mekansal Planlama bölgelerinin, hem Ege Denizi hem de Doğu Akdeniz’de Türkiye‘nin kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge alanlarıyla önemli ölçüde örtüştüğünü belirtti. Bu durumun, Türkiye‘nin deniz yetki alanlarının ihlal edildiğini gösterdiğini ifade eden Köse, Avrupa Birliği’nin bu konuda taraf olmaktan ziyade, adil bir çözüm için katkı sağlaması gerektiğini vurguladı.
Panelde, Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi’nin (DEHUKAM) hazırladığı ve 16 Nisan’da yayımlanan Deniz Mekansal Planlaması (DMP) Haritası kapsamındaki Türkiye‘nin çevre denizlerdeki yetki alanları, kıyı güvenliği ve Ege ile Akdeniz’deki ekonomik unsurlar değerlendirildi. MİA Öğretim üyesi Dr. Fethullah Bayraktar’ın moderatörlüğünde düzenlenen etkinlikte, MİA Güvenlik Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, AYBÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer ve DEHUKAM Müdürü Dr. Mustafa Başkara konuşmacı olarak yer aldı.
‘AB MAKSİMUM BİR ALANA HÜKMETME ARAYIŞINDA’
Prof. Dr. Talha Köse, Türkiye‘nin kara, deniz, hava, uzay ve siber ortamlardaki hak ve menfaatlerinin korunmasının öncelikli bir hedef olduğunu vurgulayarak, bu alanlarda ortaya çıkabilecek fırsatları değerlendirmeyi ve tehditlere karşı durmayı teşkilatın öncelikleri arasında saydığını dile getirdi. Kasım 2024’te Avrupa Birliği Komisyonu tarafından yayımlanan ve Ege Denizi ile Doğu Akdeniz’i kapsayan AB Deniz Mekansal Planlaması Haritası’nın Türkiye tarafından ‘yok hükmünde’ ilan edildiğini hatırlatan Köse, Avrupa Birliği’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın deniz mekansal planlamasıyla, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de maksimum bir alana hükmetme çabasında olduğunu ifade etti.
‘BU YAKLAŞIM, ADALET VE HAKKANİYET İLKELERİNE AYKIRI’
Prof. Dr. Köse, Avrupa Birliği’nin tek taraflı müdahale girişimlerinin, ikili uyuşmazlıkların kapsamlı ve adil çözümüne zarar verdiğine dikkat çekti. Bu yaklaşımın Türkiye-AB ilişkilerine olumlu katkılar sağlayabileceğini belirten Köse, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan sözde Deniz Mekansal Planlama haritasının, Türkiye’nin Ege Denizi’nde kara suları dışında yeterli deniz yetki alanı bırakmadığını gösterdiğini söyledi. Doğu Akdeniz’de ise Meis Adası gerekçesiyle Türkiye’ye tanınan deniz alanının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Yunanistan’ın ilan ettiği Deniz Mekansal Planlama bölgelerinin, Türkiye’nin kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge alanlarıyla çakıştığını belirtti.
MİA Başkanı Köse, DEHUKAM tarafından yayımlanan DMP Haritası’nın Türkiye’nin kendi yaklaşımını yansıttığını ve Birleşmiş Milletler nezdinde sisteme dahil edilme aşamasına geldiğini de sözlerine ekledi.
‘GÜNEY KIBRIS, KKTC’NİN HAKLARINI İHLAL EDEN BİR DMP YAYIMLADI’
DEHUKAM Müdürü Dr. Mustafa Başkara, Yunanistan’ın DMP’sini yayımlamadığını, Güney Kıbrıs’ın ise KKTC’nin haklarını ihlal eden bir harita yayımladığını belirtti. KKTC’nin de kendi DMP haritasını yayımlaması gerektiğini ifade eden Başkara, DEHUKAM olarak Türkiye adına gerekli çalışmalara başladıklarını aktardı. Yunan DMP’sinin bilimsel temellerden uzak bir şekilde siyasileştirildiğini dile getirdi.
MİA Güvenlik Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, Avrupa Birliği’nin bu konuya neden taraf olduğunun anlaşılmaz olduğunu ve hukuk ile siyasetin iç içe geçtiğini vurguladı.
AYBÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer ise, Ege’deki kesin sınır planlamasının yokluğuna dikkat çekerek, yayımlanan haritaların nasıl bir kriz çözümüne olanak tanıyacağını sorguladı. Ortada hukuki bir fecaat durumu olduğunu belirtti.