Bir çocuk annesi olan Tuğba Durukalp, 2012 yılında vücudundaki ağrılar nedeniyle doktora başvurdu. Uygulanan iğne tedavisine rağmen ağrıları geçmeyen Durukalp, farklı hastanelere gitmek zorunda kaldı. Bu süreçte bel fıtığı teşhisi konmasıyla yanlış bir tedavi sürecine girdi ve sonuç olarak yatağa bağımlı hale geldi. Üç yıl önce Bilkent Şehir Hastanesi’nde Romatoloji Bölümü’ne yönlendirilen Durukalp’in tetkiklerinde ‘Ankilozan spondilit’ tanısı konuldu. Prof. Dr. Şükran Erten tarafından başlatılan biyolojik tedaviyle yeniden sağlığına kavuştu.
Tuğba Durukalp, 2012 yılında yaşadığı ağrıları şu şekilde anlattı: “O zaman bir iğne yapmışlardı. İğneden 2-3 gün sonra kalçamda bir ağrı hissetmeye başladım. Geceleri yatarken ağrılarım artıyordu. Birkaç hastaneye daha gittim ve bel fıtığı teşhisi konuldu ama doğru tedavi uygulanmadı. Zamanla ağrılarım arttı, tutukluk başladı ve yatalak hale geldim. Gittiğim hastanede yanlış tedavi uygulanmıştı. Dayım beni kucağında, sırtında hastanelere taşıyordu. Yaşadığım ağrı dayanılmazdı. Normal bir et ağrısı değil, kemik ağrısıydı. Göz kırparken bile acı hissediyordum. Bilkent Şehir Hastanesi’nde tedavim sil baştan başladı. İlk zamanlar zordu ama ilaç tedavisine başladıktan sonra rahatlamaya başladım. Şu an ilaçlarımı düzenli kullanıyorum ve çok şükür yürüyebiliyorum. İlk zamanlar yatalaktım ama şimdi çocuğuma destek olabiliyorum. Şu an iyiyim, hasta değilim. İlk hastalığın belirtileri çıktığında yatalak bir durumdaydım. Şimdi çok şükür elim ayağım tutuyor, yürüyebilirim” dedi.
‘BEL FITIĞIYLA KARIŞTIRILIYOR’
Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Romatoloji Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Şükran Erten, Ankilozan spondilit hastalığının özellikle genç erkeklerde görüldüğünü, ancak kadınlarda da yaygın olduğuna dikkat çekti. Erten, hastalığın nedeninin tam olarak bilinmediğini, ancak genetik yatkınlık, enfeksiyonlar ve bazı çevresel faktörlerin hastalığı tetiklediğini belirtti. Hastalığın belirtilerinin, vücutta orta hat üzerinde bel, kalça veya boyun bölgesinde ağrı ve tutukluk olduğunu ifade etti. “Bel ağrısı yapan birçok sebep var. Özellikle bel fıtığı ile hastalarımız arasında sıkça karışıklık yaşanıyor. Bazı hastalar gereksiz yere bel fıtığı ameliyatı olabiliyor” dedi.
Prof. Dr. Erten, ‘romatolojik ağrı’ olarak adlandırılan inflamatuar ağrının Ankilozan spondilit hastalarında görüldüğünü belirterek, “İltihabi ağrı olarak tanımlıyoruz. Fıtıkta görülen ağrı ise ‘mekanik ağrı’ olarak adlandırılıyor. Bu hastamız bize geldiğinde eklemlerinde şişlik, ağrı ve şiddetli tutukluk vardı. Hastalığın bulguları açıktı. Tanıyı klinik muayene, laboratuvar testleri, görüntüleme yöntemleri ve genetik testlerle koyduk. Tedaviye başladık ve şu anda çok iyi durumda. Erken tanı bu hastalıkta son derece önemli. Tedavi edilmediğinde sakatlıkla sonuçlanabilir. Omurgada ciddi kamburluk gelişebilir, hasta öne eğik yürümeye başlar ve ileri seviyede karşısını göremez hale gelebilir. Eklemlerdeki şişlikler, yürüyüş bozukluklarına ve yaşam kalitesinde ciddi bir düşüşe neden olur. Bu hastalıkta önce ağrı kesici ve iltihap giderici ilaçlar veriyoruz. Dirençli durumlarda ise ‘biyolojik ajan’ olarak bilinen akıllı ilaçlara geçiyoruz. Bu ilaçlar oldukça etkili, ancak pahalı ve dikkatli kullanılmaları gerekiyor. Tuğba’ya da bu tedavi uygulandı ve şu anda kombine tedaviyle çok iyi durumda. Hastalık uzun süre remisyonda kalırsa ilaçlar aşamalı olarak azaltılabilir ve kesilebilir. Ancak ani kesmeler alevlenmelere yol açabilir” şeklinde konuştu.